28 Nisan 2012 Cumartesi

EVLİLİK BİR AKİTTİR... Gerekirse Feshedilir...

Boşanmış veya boşanma arefesinde olup, ayrı yaşamakta olan karı-kocalar arasındaki şiddet olayları dikkat çekici bir artış gösteriyor. Gün geçmiyor ki bir cinayet haberini gazetemizde okumayalım. Basından takip ettiğimiz kadarıyla olayların ortak özelliği, koca şiddeti yaşanan evlilikte kadının evliliği bitirmek üzere harekete geçmiş olmasıdır. Yani kadın evinden ayrılarak boşanma davası açmıştır.



Bu cinayetleri;
"Vay! sen kim oluyorsun, senin haddine mi düşmüş de beni boşamaya kalkıyorsun". 
"Ya benimsin, ya kara toprağın" replikleriyle bezenmiş bir tiyatro oyununda seyreder gibiyiz. İşin kötüsü oyun da tuttu galiba. Gerçekçilik akımına uygun olarak her oyunda gerçek kişiler ölüyor ama bu oyuna uygun karakter sayısı o kadar çok ki oyun hâlâ devam ediyor. 

26 Nisan 2012 Perşembe

ÖLDÜRÜLEN KADINLAR... Toplumun Vebali!

Bir sen olsan bir de ben, 
Sevsek birbirimizi.
Ben sevmekle kalmasam; 
Öldürsem hem kendimi hem de seni.  
                                                                                                Ağustos /2011

Kadınlar öldürülüyor! Hem de kocaları veya sevgilileri tarafından. Genç kızlar veya kadınlar, kendi iradeleri veya ailelerinin tasarrufu ile seçilmiş -emanet edildikleri- adamlar tarafından acımasızca öldürülüyorlar. Fakirlik veya yaşlılık nedeniyle kendilerini güçsüz hisseden ebeveynler kızlarının ağır gelen sorumluluğunu bir erkeğe devretmek istiyorlar. 



Hiç düşünmüyorlar ki; canları, ciğerpareleri gözlerinden sakındıkları kızlarını o güne kadar tanımadıkları veya tanımış olsalar dahi iç yüzünü asla bilemeyecekleri bir erkeğe emanet ediyor olmak ne büyük bir gaflettir. 

21 Nisan 2012 Cumartesi

SAĞA DÖNÜŞTE YAYA'YA YOL VER.

Günlük alışveriş için mahallemizin merkezi diyebileceğim mağaza, dükkan ve banka şubelerinin yer aldığı caddeye ulaşmam için bir ana cadde çıkar karşıma. Ana caddenin karşı kaldırımına geçmek için de ışıklı yaya geçidini kullanmak gerekiyor. Araçlarla aynı anda geçiş verilen ışıklı yaya geçidininden karşıya geçmek ise çoğu zaman ufak bir macera yaşamaktır. 



Trafikte arabanızı sürerken rastlarsınız, bazı caddelerin ana yolla birleştiği yol ağzında sağ tarafta trafik lambalarının hizasında bir uyarı levhası bulunur. Levha, kırmızı ışıkta beklerken gözü trafik lambasında olan her sürücünün kolayca görebileceği bir şekilde konumlandırılmıştır. Sağa dönecek sürücü, kendisine yeşil ışığın yanmasını beklerken bu levhadaki " SAĞA DÖNÜŞTE YAYA'YA YOL VER" yazısını okur. 

3 Nisan 2012 Salı

HAYAT DEVAM EDİYOR...

Bugün Nisan'ın ikinci günü, dün 1 Nisan doğum günümdü ve ben bir yaş daha aldım. Her yıl aynı şey oluyor. Ben istemiyorum ama almayayım da diyemiyorum. Halbuki memnuniyetle bu alacağımdan feragat edebilirim. Yaş almak, almak fiilinden ötürü sahip olmak manasına geliyorsa da bu iki kelime yanyana gelince başka bir durumu çağrıştırıyor ki; yaş almak aslında yaşlanmak oluyor.






Doğduğum gün uzaklarda kaldı. Her yıl daha da uzaklaşıyorum. Buna rağmen doğum günümü kutlamak, hayal-meyal hatırlanabilen vaktiyle terkedip gitmiş eski bir sevgiliyi anmak gibi mazoşist bir durum anlayacağınız. 

2 Nisan 2012 Pazartesi

ALLAH! DEVLETE MİLLETE ZEVAL VERMESİN...

"Bir fakire verseydin, devlete mi bıraktın" diye komşusuna çıkışan hanım arkadaşımın tavrını çok yadırgadım ve sordum; 
-Hastalandığında koştuğun hastaneler nasıl kuruluyor?
-Arabanı sürdüğün, sağlık için yürüdüğün yolları kimler döşüyor?
-Nefes aldığın parkları kimler yapıyor? 
-Ücra bir koya yazlık diye yaptırdığın evine elektriği, telefonu hangi güç getiriyor?



Aslında arkadaşım sağduyu sahibi, akıllı bir kadındır. Ben devletin yaptıklarını saymaya başladığım anda hatasını anladı ve bir kaç madde de kendisi ilave etti. Demek istediğim, bir önceki yazımda da belirttiğim gibi devlet ile milletin arasında bir kopukluk var. Yeni tabirle iletişim bozukluğu yaşanıyor. Başımız sıkıştığı zaman devlet nerede diye -haklı olarak- soruyoruz da devletten kopardığımızı da kâr sayıyoruz.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...