28 Ağustos 2012 Salı

YAMANDIR BİZİM BAHÇENİN ERİKLERİ...

Yaz evimizin bahçesindeki davetsiz misafirlerden yani erik ağaçlarından bir önceki yazımda bahsetmiştim. Küçük bahçemizi ağaçlandırma çalışmaları için en sevdiğimiz, en güzel meyvelerin çekirdeklerini yıllarca toprağa attıktan sonra dalı-yaprağı ile erik ağacı, ama gel gör ki; yeşilken acımtrak/ekşi, olgunlaşınca lök kıvamında meyvesi ile hemcinslerine benzemeyen bu ağaçların hangi çekirdekten çıktığı, o çekirdekleri hangi dost görünen düşmanımızın attığı bugün bile merak konusudur.



Meyvesever bir aile olarak erik çeşitlerini de severek tüketiriz. Can erik, papaz eriği, mürdüm, bardak ilk aklıma geliverenler. Bizim erikler ise hiçbir kategoriye girmiyorlar maalesef. Yaz başında parlak yeşil rengine aldanıp da dallara hamle yapanlar ağızlarındaki hem acı, hem de ekşi eriği ne yapacaklarını bilemeden bahçemizin önünden uzaklaşıverirler.

Bunca yıldan sonra bile hâlâ, neden doğru-dürüst bir meyva ağacımız olmadığının muhabbetini yaparız. Hayırsız çocuğuna bakıp bakıp hayıflanan ana-babalar gibiyizdir. Meyva ağacı sahibi olmayı arzu etmiştik ama bunun da bir sorumluluğu olduğunu bilmiyorduk. Meyva ağacın mı var derdin var-mış- meğerse. Ağacın, kötü bir erik bile olsa, meyvalar yeterli olgunluğa erişince toplamak zorundasın. Çünkü, olgunlaşan meyva dalında durmuyor, kendini yere bırakıveriyor. Bir tane iki tane değil ki...düştüğü yerde çürüyen meyvalar bahçede sakil bir görüntü yaratıyorlar. 





Eriklerin toplanması için evvela kolu-kuvveti yerinde bir ademoğlunun bu işe talip olması, sonra ağacın altına serilecek temiz bir yaygı üzerine tüm erikler düşene kadar ağacı silkelemesi gerekiyor. Yaygının üzerinden toplanan erikler, evdeki tüm uygun kaplara doldurulur. Bunların nasıl değerlendirileceği bir uzmanlık sorusu olarak kafamızda belirirken, yakın komşulara göz hakkı olarak dağıtılmak üzere paylaştırma işlemine geçilir. 


Bütün bu zahmetli işlerin ardından erik dolu kabı komşuma uzatırken söylediğim, "bahçemizin ürünü" sözünde hissettiğim övünç ve paylaşmanın zevki tüm yorgunluğumu alır, gider. 



  


5 yorum:

  1. Valla tadı tuzu olmasada görüntüsü yeter. Şehrin göbeğinde gökdelenin 8. katında oturan biri neler vermez o ağaç için? Bence kıymetini bilin süper.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Toprağa yakın olmak iyidir diyorsunuz:))
      Haklısınız, uzun kış mevsiminden sonra biz de buraya koşarak geliyoruz ama Eylül ayının gelişiyle buraları ıssızlaştı, mahzunlaştı.
      Hüzün mevsimi Sonbahar'da şehir daha çekici.
      Buraları, yazın güzel:)
      Şimdi, gökdelende olmak zamanı:))

      Sil
  2. Rabia Hanımcım, ne güzel bir dille yazıyorsunuz. Zevkle okudum yazılarınızı. Aynı semtlerde yaşıyoruz. Belki bir gün karşılaşırız. Görüşmek üzere,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, Tülin Hanım. Yazılarım ve ben her zaman bekleriz :)

      Sil
    2. Tamda benim sevdiğim erik bu EKŞİ EKŞİ :)nam nam nam nede güzel tuza banıp yenir ,.ben pazarları turluyor dört dönüyorum ekşi arik için .Lütfen eriklerinizi azarlayıp üzmeyin :)

      Sil

DEĞERLİ YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER.

Not: Gmail hesabı olmayan arkadaşlar yorum yazmak için yorumlama biçiminden anonimi seçerek yazabilirsiniz.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...